Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2022 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,3 oranında azalarak 357 bin 904 adet olarak gerçekleşti. Otomobil satışları 2022 yılı Ocak – Haziran döneminde geçen yıla göre yüzde 10,3 azalarak 278 bin 282, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 5,6 azalarak 79 bin 622 adet olarak gerçekleşti. Aylık bazda ise Haziran ayında yüzde 1’lik artış görüldü. Bu artışla Haziran ayında 80 bin 652 adet satılmış oldu. Bu rakam ile 10 yıllık Haziran ayı ortalaması rekoru kırıldı.
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) 2022 yılının ilk altı ayına ilişkin “Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazar Değerlendirme Raporu”nu yayınladı. Yayınlanan raporda satılan otomobillerin yüzde 77,8’inin otomatik şanzımanlı, yüzde 22,2’sini manuel şanzımanlı otomobiller olduğu görüldü.
Özel tüketim vergi dilimlerine ve motor tiplerine göre incelendiğinde satışların yüzde 83’ü benzin/dizel motor tipinde ve yüzde 80’lik vergi diliminde, yüzde 7,2’si benzin/dizel motor tipinde ve yüzde 70’lik vergi diliminde yer aldı.
“Otomobilin bir lüks değil, ihtiyaç olduğunu gördük”
2022 yılının ilk altı ayı verilerine ilişkin bilgilerin paylaşıldığı toplantıda ODD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt otomotiv sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bozkurt, “Geçtiğimiz yıl yaşanan sıkıntıların devam etmesiyle birlikte enflasyonist bir ortamdan geçiyoruz ve kurların yanı sıra vergi kaynaklı çarpan etkisiyle fiyat istikrarında sıkıntılar sürüyor. Birkaç yıl öncesine göre otomobil fiyatları şaşırtıcı boyuta gelmesine rağmen markadan markaya değişiklik olsa da, yüksek taleple birlikte otomobil alımlarında bekleme süreleriyle karşı karşıyayız. Bu da bize otomobilin, yani mobil olmanın gerçekten bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bazı markaların bazı modellerinde aydan aya rahatlamalar olsa da, sektör genelinde sıkıntılar devam edecek gibi görünüyor çünkü herkesin mobil olma ihtiyacı var” dedi.
“Bin kişiye düşen otomobil adetlerinde AB rakamlarını yakalamayı hedefliyoruz”
ODD olarak araç bulunurluğunun yanı sıra sektörün gelişimine odaklandıklarını belirten Bozkurt, “Amacımız sektörün gelişerek 1000 kişiye düşen otomobil adetlerinde AB’deki rakamları yakalayacak şekilde ilerlemek. Elbette araç bulunurluğun artması yönünde birçok çalışma yapıyoruz. Bununla birlikte otomotiv sektörü, istihdam, üretim, yan sanayi, dolaylı ve direkt oluşturduğu vergilerle ekonomiye birçok anlamda hizmet eden bir alan. Son 16 yıla baktığımızda 70 milyar dolar civarında bir cari fazlası vermiş durumda ve ihracat konusunda genel olarak ilk sırada yer alarak ekonomiye büyük katkı sağladı” diye konuştu.
“Otomobilde üretim üssü olmaya aday bir ülkeyiz”
Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisinde stratejik bir konumda bulunduğunu belirten Bozkurt, “Otomotiv Türkiye’de kendisini kanıtlamış bir sektör. Dünyada çağı yakalama konusunda dinamik ve sürekli olarak kendisini yeniliyor. Bugün Türkiye, dünyada 100’den fazla ülkeye otomotiv ihracatı yapıyor. Şu anda üretim adetleri açısından Avrupa’da ilk sıralarda yer alıyoruz ve bunu ilk dörde, ilk üçe nasıl çıkarabileceğimizin planlarını yapıyoruz. Bu konuda çalışmalarımızı artıracağımız bir sürece girdik ve Türkiye’nin sanayi hamlesi yapmak için önemli bir fırsatı var. Biz üretim üssü olmaya aday bir ülkeyiz. Bu açıdan kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli adımlar atarak bunu başarabiliriz. Vergilendirmenin yanı sıra üretim teşvikleri ve finansman kaynaklarının planlanması dahil olmak üzere önümüzdeki 10-20 yıllık yol haritamızı ortaya koymalıyız. Maliyet avantajımızın yanı sıra ön görülebilir bir iç piyasa ortaya koyduğumuzda konumu, kaliteli iş gücü, yan sanayisi ve deneyimiyle üretim konusunda bizden daha iyi aday olabilecek bir ülke yok. Otomotiv bir ağır sanayi yatırımıdır ve geri dönüş süreci uzun solukludur. Bu sebeple yüksek maliyetli ve uzun soluklu yatırım için cazip bir yatırım fırsatı sunmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
Bozkurt sözlerini şu şekilde tamamladı: “Burada üretilen bir ürünün en az yüzde 15’ini bu piyasada satılabilmesiyle kurulan fabrikanın mevcudiyetinin bir anlamı olacaktır. İşte bu yüzden Türkiye’de iç pazarı büyütmemiz önem taşıyor. Türkiye’deki nüfusa ve yaş ortalamasına baktığımız zaman gerçek potansiyelimizin çok gerisinde bir iç pazar konuşuyoruz. Biz ODD olarak sektörle ve kamuyla bunları paylaşacağız. Akademik insanlarla bir araya gelip bu yol haritasını oluşturup takibini yapacağız. Ekonomik olarak cari açığın kapanmasına milyar Euro’luk katkılar sağlayan bir sektörden bahsediyoruz ve tek ihtiyacımız olan sektörü stratejik bir yol haritasıyla ileriye taşımak.”