Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 yılı dördüncü çeyrek Gayrisafi Yurt içi Hasıla’nın (GSYH) verileri açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi 2021’de yüzde 11, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 9,1 büyüdü. İş dünyası temsilcileri sürpriz olarak görmedikleri bu büyüme performansını ‘oldukça değerli’ olarak yorumlarken, mesajlarının odağında ‘sürdürülebilir büyüme’ yer aldı.
Pandemi ortamında güçlü Büyüme kaydeden Türkiye ekonomisine dair iş dünyasının açıklamaları şöyle:
“ALINAN TEDBİRLER SONUÇ VERİYOR”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 11 büyüdüğünü belirterek, “Yaşanan sorunlara rağmen girişimcilerimizin çalışmaları, alınan tedbirler sonuç veriyor.” ifadesini kullandı.
Hisarcıklıoğlu, Twitter hesabından, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından bugün açıklanan 2021 yılı geneli ve son çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını değerlendirdi.
Türkiye ekonomisinin 2021’de yüzde 11 büyüdüğüne dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
“Yaşanan sorunlara rağmen girişimcilerimizin çalışmaları, alınan tedbirler sonuç veriyor. Sıkıntıda olan sektörler başta olmak üzere verilecek destekler büyümeyi sürdürülebilir kılacaktır. Şimdi enflasyonla mücadeleye, 2022’ye odaklanma zamanı.”
“YATIRIMA VE SANAYİYE AĞIRLIK VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından bugün açıklanan 2021 yılı geneli ve son çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını değerlendirdi.
Salgının başladığı ve en yüksek etki gösterdiği 2020’yi yüzde 1,8 büyümeyle geride bırakan Türkiye ekonomisinin normalleşme yılı olan 2021’de bu performansını birkaç adım öteye taşıdığını ifade eden Avdagiç, şunları kaydetti:
“Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) ilk çeyrekte yüzde 7,3, ikinci çeyrekte yüzde 21,9, üçüncü çeyrekte yüzde 7,5 ve son çeyrekte de yüzde 9,1 büyüdü. Yıllık büyüme yüzde 11 oldu. İhracat ithalattan hızla artarak, büyümeye 4,86 puan gibi oldukça yüksek bir katkı verdi. Bu rakama şaşırmıyoruz çünkü 2021’i ihracatta rekorlarla tamamlamıştık. İlk kez ihracat yapan firma sayısı 14 bin 141 oldu.”
Gücünü ihracattan alan yüzde 11’lik büyüme oranının Türkiye Modeli’ni pekiştiren bir rakam olduğunu belirten Avdagiç, salgının başından bu yana üst üste 6 çeyrektir büyüyen ekonominin, bu trendin geçici olmadığını gösterdiğini, bunun hükümetin, iş dünyasının ve halkın ortak başarısı olduğunu ifade etti.
İç talebin de büyümedeki önemli bir güç olduğunu vurgulayan Avdagiç, “Hane halkı tüketiminin toplam büyüme oranına 9 puanlık katkı verdiğini görüyoruz. Yılın tamamında yatırımlarından da büyümeye pozitif bir destek geldi. 11 puanlık büyümenin 1,66 puanı yatırımlardan. Bu katkıyı daha da artırmak önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
Şekib Avdagiç, Türkiye’nin yeni büyüme modelinin döviz gelirlerini artırmak ve cari açıksız büyümeyi temin etmeye dayandığını belirterek, “Küresel konjonktürün stabil olmadığı açık. Buradan denkleme dahil olan pek çok değişken var. Rusya-Ukrayna gelişmeleri, FED ve Avrupa’nın faiz kararları, gıda ve emtia fiyatları ile enerji maliyetlerinin seyri başta enflasyon ve kur olmak üzere pek çok kanaldan büyüme rakamına etki edecek.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin 2022 için 250 milyar dolarlık ihracat hedefi olduğunu hatırlatan Avdagiç, “Bu doğrultuda mümkün olduğu kadar yatırıma ve sanayiye ağırlık vermeye devam edeceğiz. Merkez Bankamızın katma değerli sektörleri odak noktaya alan selektif kredi politikası, KGF ve Eximbank destekleri bizi bu hedefe götürecek temel araçlarımız olacak.” ifadelerini kullandı.
“BÜYÜMEYİ KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KILARAK TOPLUMSAL REFAHA YANSITABİLMELİYİZ”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye ekonomisinin 2021’de yüzde 11 ile son 10 yılın en yüksek büyüme performansını gösterdiğini belirtti.
Bahçıvan, şunları kaydetti:
“Aynı yılda sanayi sektörümüz yüzde 16,6 ile ekonominin genelinden pozitif ayrıştı ve GSYH içindeki payını da yüzde 22,8’den yüzde 26’ya yükseltme başarısı gösterdi. Nitekim sanayi üretim endeksi bize ekonominin çift rakamlarda büyüyeceği haberini daha önceden vermişti. Kuşkusuz bu büyüme rakamları, yıllardır olduğu gibi bu yıl da göstermiştir ki sanayi, ekonomimizin sağlıklı büyümesine en güçlü ve değerli desteği vermeye devam etmektedir. Özellikle kapasite kullanım oranlarının yüzde 75’in üzerinde, PMI’ın 50’lerin üzerinde seyretmesi, sanayi sektörünün en zor şartlarda dahi üretiminin sürdürmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Bu süreçte iç pazardan çok pandemi sonrasında küresel pazarlarda yaşanan toparlanma sürecinin ve ihracatçı sanayimizin de buna bağlı olarak ivme kazanmasının etkisi oldu. Pandemi nedeniyle Türkiye’nin Asya’ya alternatif bir tedarikçi olarak öne çıkması ve yakın coğrafyalarla çok daha verimli ilişkiler içine girmesi ihracata olumlu yansıdı. Bu noktada asıl önemli olan konu ekonomimiz açısından büyümenin sürdürülebilirliğidir.”
Erdal Bahçıvan, bu büyümede ihracatın önemli bir katkısı olduğunu ancak kur ve enerji maliyetleri kaynaklı yaşanan yüksek enflasyonun, bu büyümenin ciddi bir yan etkisi olarak ortaya çıktığını belirtti.
Bahçıvan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dolayısıyla gelecekte öncelikle enflasyonu düşürerek büyümeyi kalıcı ve sürdürülebilir kılarak toplumsal refaha yansıtabilmeliyiz. Öte yandan, önümüzdeki döneme ilişkin dünya konjonktüründe yaşanan son gelişmeler, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkisinin ne olacağı belirsizliğini korumaktadır. Fakat biliyoruz ki enerjiden tarıma, ham madde tedarikinden turizme kadar birçok alanda bu iki ülke ile ciddi ekonomik bağlarımız bulunmaktadır. Bu nedenle yaşanmakta olan gelişmelerin belirsizliği ülkemizi önemli ölçüde etkileyecek gibi görünmektedir. Bu nedenle ekonomimiz açısından bu yıl için en önemli konu, sanayiye dayalı ve makro dengeleri olumsuz etkilemeyecek sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmemiz olacaktır. Bu bağlamda başta konjonktürel ve jeopolitik riskleri yönetmek olmak üzere içeride enflasyonist ortamı en iyi şekilde yönetebilmemiz ve kontrol altına alabilmemiz gerekmektedir. Son 2 yıldır pandemi nedeniyle zorlanan global boyuttaki ekonomik şartlara rağmen Türkiye ekonomisinin dinamizmini ve zorluklarla mücadelesini göstermesi açısından bu ölçüde gerçekleşen büyüme önemlidir. Gönlümüz bu elde ettiğimiz büyümenin sürdürülebilir olmasını arzu etmekle beraber tam pandemiyi atlatmışken bu defa da komşu iki ülkemizde yaşanmakta olan son gelişmeler dünya barışını ve huzurunu son derece negatif etkilediği gibi ekonomi anlamında da kuşkusuz hasarlar yaratacaktır.”
Bahçıvan, barışın ve huzurun en kısa zamanda tesis edilip bu süreçten de Türkiye ekonomisinin en az olumsuz etkiyle 2022 yılını geçirmesi temennisinde bulundu.
“EKONOMİ POLİTİKALARI REVİZE EDİLMELİ”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, 2020 yılında Kovid-19 salgınının etkisiyle düşük büyüme performansı ortaya koyan Türkiye ekonomisinin, 2021 yılında sanayi ve ihracatın önemli katkısıyla yüzde 11 ile çift haneli büyüdüğüne dikkati çekti.
Geçen yılın 4’üncü çeyreğinde de dış talep ve hane halkı tüketimine dayalı bir büyüme performansının ön plana çıktığına işaret eden Özdebir, ihracatın büyümeye net katkısı artarken ithalatın ivme kaybetmesinin dış talebe dayalı bir büyüme performansını ortaya koyduğunu bildirdi.
Özdebir, geçen yılın ilk yarısında tüm ana sektörler gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) büyümesine olumlu yönde katkı verirken yılın 4’üncü çeyreğinde inşaat sektöründe daralma gerçekleştiği bilgisini vererek, şunları kaydetti:
“Hizmetler sektörü 2021’in 4’üncü çeyreğinde GSYH büyümesine verdiği 3,8 puanlık katkı ile büyüme performansında belirleyici oldu. Aynı dönemde sanayi sektörünün katkısı 2,1 puan olurken tarım sektörünün ise 0,17’lik katkı verdiği görülüyor. 2020 yılında ortalama 1,6 büyüme sağlayan sanayi üretimi, 2021 yılında ortalama yüzde 19,7’lik artışla büyümenin önemli bir lokomotifi olmuştur. Yüksek maliyet ve likiditeye ulaşma zorluğu, tedarik zincirindeki bozulmalar, lojistik maliyetlerindeki artış gibi zorluklara rağmen sanayi sektörü ekonomimizin yüz akı olmuş ve 2 yıldır büyümeye önemli katkı sağlayarak, Türkiye ekonomisini ayakta tutmuştur. Büyümenin en önemli katalizörü yine sanayi sektörü olmuştur ancak sabit sermaye yatırımlarındaki ivme kaybı gelecek dönemde büyümede yavaşlamaya işaret etmektedir. Bu nedenle sanayi sektörünün büyümeye katkısının devam edebilmesi için firmaların kar etmesi, bunun için de önümüzdeki dönemde her türlü desteğin verilmesi gerekir.”
Büyüme rakamlarının topluma yansımasının oldukça önemli olduğunu, bu nedenle büyümenin kalitesinin de ön plana çıktığını belirten Özdebir, “Çalışanların iş gücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değer içindeki payının 2020 yılında yüzde 33,1 iken 2021 yılında yüzde 30,2 seviyesine gerilemesi, gelir adaleti açısından dikkat edilmesi gereken oldukça önemli bir nokta. 2022 yılı ücretlerindeki iyileştirmenin bir nebze olsun bu tabloya olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Ülke ekonomisinin, mevcut olumsuz konjonktürü geride bırakıp, sürdürülebilir büyüme patikasına girebilmesi için verimlilik, insan kaynağı planlaması, rekabet gücü ve ihracat artışına yönelik ekonomi politikalarının revize edilerek, üreten, katma değer yaratan bir ekonomi yapısına dönüşmesi gerekir.” değerlendirmesinde bulundu.
“YÜZDE 11’LİK BÜYÜME SÜRPRİZ DEĞİL”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Türkiye ekonomisinin büyüme rakamlarına ilişkin, “Yüzde 11’lik büyüme oranı bizler için bir sürpriz değil, milli ekonomimize olan haklı itimadımızın tescili niteliğindedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Asmalı, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bugün açıklanan 2021 yılı geneli ve son çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını değerlendirdi.
MÜSİAD olarak birçok kuruluşun karamsar tahminlerde bulunduğu dönemlerde dahi Türkiye ekonomisine güvenlerini ifade ettiklerini ve her fırsatta 2021 için çift haneli bir büyüme oranı beklediklerini açıkladığını anımsatan Asmalı, “Bu çerçevede yüzde 11’lik büyüme oranı bizler için bir sürpriz değil, milli ekonomimize olan haklı itimadımızın tescili niteliğindedir.” ifadesini kullandı.
Mahmut Asmalı, son çeyrekte yüzde 9,1 büyüme başarısı gösteren Türkiye ekonomisinin, bu dönemde de imalata ilişkin mevcut kapasite ve kabiliyetiyle pozitif ayrışmayı sürdürdüğünü ve hem küresel hem de bölgesel üretim üssü olma iddiasını perçinlediğini vurguladı.
Geçen yıl iç talebin, net dış talebin ve yatırımların her birinin büyümeye katkısının pozitif yönde olduğunu, bu durumun Türkiye ekonomisinin topyekûn bir büyüme kaydettiğini gösterdiğini aktaran Asmalı, net dış talebin büyümeye 4,9 puan katkı vermesinin büyümenin sürdürülebilirliği adına olumlu bir gelişme olduğunu anlattı.
Asmalı, Yeni Ekonomik Model sayesinde Türkiye ekonomisinin, 2022’de de küresel ekonomi içerisindeki iddiasını artıracağını ve bu dönemde de tahminlerin üzerinde büyüyeceğini bildirdi.