Uyku her ne kadar çoğu kişi tarafından dinlenmenin tek yolu gibi gözüküyorsa da aslında vücudun kendini yenileme imkanı bulabildiği ender anlardan biridir. Düşünün ki yıllar boyu uyku durumunda bile durmadan çalışan tüm organların düşük tempoda kalabildiği ve dinlenebildiği tek an uyku halidir. Öyle ki uzun süren uykusuzluk bağışıklık sistemi başta olmak üzere ciddi zararlara yol açabilir. Avrasya Hospital Nöroloji Uzmanı Dr. Türkan Uslu konu ile ilgili önemli açıklamalarda bulunuyor.
Uykusuzluk nedir?
Uykusuzluk denildiğinde; ya uykuya dalma da güçlük ya da uykuyu sürdürmede problem yaşama akla gelir. Dolayısıyla uykusuzluk (insomnia) toplumda her yaşta, üç kişiden birinde görülen önemli bir sağlık problemidir. Her şeyden önce sağlıklı bir uyku için, çevresel ve psikolojik şartların uygunluğu çok önemlidir. İnsanların çoğu; zaman zaman yorgunluk, stres gibi nedenlerle bir veya iki gece uykusuzluk çekebilir.
Uyku bozuklukları
Uyku bozuklukları uykuya dalma veya sürdürme güçlüğüne yol açarak, çoğu yaşam kalitesinin azalmasına ve kişinin sağlığının bozulmasına neden olur. Uyku bozuklukları genel anlamıyla, trafik kazaları ve mesleki kazalara neden olabildiği için bir halk sağlığı sorunu haline gelebiliyor. Ayrıca uyku, hem bedensel hem de zihinsel dinlenme için şarttır. Hafıza, uyku esnasında derlenip toparlanır. Bu yüzden uyku bozukluğu yaşayanlar, değişik derecelerde bellek sorunları da yaşayabilirler. Bazı uyku bozukluklarının, gündüz aşırı uyku eğilimine de neden olarak, yaşamı tehdit edebilecek boyuta bile ulaştığını görüyoruz.
Uyum bozukluğuna bağlı uykusuzluk
Uyum bozukluğuna bağlı uykusuzluk; genelde birkaç gece süren, uykuya dalmada veya uykuyu devam ettirmede problem yaşamadır. Bu uykusuzluk tablosu üç aydan daha kısa sürer. Genellikle heyecan veya stres altında oluşur. Erişkinler önemli bir iş toplantısı öncesinde veya bir aile bireyi veya yakın arkadaşı ile bir tartışma sonrasında sıklıkla kötü uyurlar.
Gündelik hayatta bu şikâyetlere sıkça tanık olmuşuzdur. İnsanlar evlerinden uzakta olduklarında uyku problemine sahip olma eğilimindedirler. Zaman dilimi ötesindeki yolculuklar (jet lag) da uyum bozukluğuna bağlı uykusuzluğa neden olabilir. Yatma vaktine yakın bir zamanda yapılan egzersizler (iki saat içinde) de bu tip bir uykusuzluğa yol açabilir.
Çocuklar; özellikle sonbaharda, okulların açılmadan hemen önce, uykularında çok sık dönerler ve hareket ederler. Stresli durum sona erdiğinde, ya da yaşanılan sorunlar düzeldiğinde uyku normale döner. Eğer uykusuzluk bir aydan daha uzun sürüyorsa bu durumda kronik bir uykusuzluk probleminden söz edilebilir.
Psikolojik Uykusuzluk Durumları
Eğer sağlıklı uyumanıza engel olacak bir gerilim ve kaygı ortamı varsa ve siz de bu nedenle bir kaç gündür kötü uyuyorsanız, o geceki uykunuzun da normal olmayacağını düşünerek endişeye kapılabilir, uyumak için daha fazla çaba harcayabilirsiniz.
Bu ise genellikle işlerin daha kötü gitmesine neden olur. Birkaç gece sonra, yatağa gitmeden önce yaptığınız bir takım şeyler size uyku sorunlarınızı hatırlatır. Pijamalarınızı giymek, ışıkları kapatmak ve battaniyenin altına girmek aniden sizin daha uyanık hale geçmenize neden olabilir.
Bu arada ilginç durumlar da ortaya çıkar. Örneğin yatağında normal uykuya dalmada problem yaşayan bir kişi, yatak ortamından uzaklaştıktan sonra koltukta ya da kanepede kitap okurken ya da televizyon izlerken uykuya dalabilir. Öğrenilmiş psikolojik uyku sorunları genelde çok sıkıntı oluşturmaz ve zamanla normal fizyolojik yatak uykusuna dönülebilir.
Uykuda solunum bozuklukları
Bu konuda en çok gördüğümüz tablo, uykuda solunum durması hastalığıdır (uyku-apne sendromu). Bu hastalığın en sık belirtisi de horlamadır. Horlama, daha çok kilolu kişilerde görülür. Alkol alımı ve aşırı yorgunluk da horlamaya sebep olabilir. Uyku esnasında solunum durması, on saniyeden bir dakikaya kadar sürede olabilir. Uyku apnesi olan kişilerde beyin oksijenasyonu da normal olmayacağı için hafıza, öğrenme ve algılama fonksiyonlarında problemler ortaya çıkabilir. Uykuda solunum durmalarının en önemli özelliklerinden biri de, gün içinde sürekli uykululuk hali yaşanması ve bazen ciddi tehlikelere neden olabilecek ani uyuklamaların oluşabilmesidir. Böyle kişiler bazen kırmızı ışıkta araç dururken bile direksiyon başında uyuyabilirler. Hatta kazalara sebebiyet verebilirler. Uyku apnesi olanlara uyku testi (polisomnografi) yapılarak, tablonun değerlendirilmesi gerekir. Aşırı durumlarda, uyku süresince solunum yolunu açık tutarak, apneyi önleyen çeşitli cihazlardan yararlanılabilir.
Uykuda hareket bozuklukları
Bu başlık altında en çok dikkati çeken huzursuz bacak sendromudur. Kişi tam uykuya dalarken ya da henüz uykunun başında veya uykunun herhangi bir bölümünde ani kol ve bacak atmaları ile uykudan uyanır. Bir süre uyumak için çabaladıktan sonra, uyku aşamasına geçmeyi başarır. Fakat sonrasında şiddetli kol, bacak hareketleri ile yeniden uyanır. Gece boyu bu döngü tekrarlanır. Kişi bir türlü huzurlu ve deliksiz uyuyamaz. Sabah da tam dinlenmemiş olarak kalkar.
Genelde daha çok bacak hareketleri şeklinde olur. Kişi şiddetli bacak hareketi ile uyanır. Hatta bu esnada yaralanmalar bile olabilir. Neyse ki günümüz tıp teknolojisinde huzursuz bacak sendromunu ilaçlarla tedavi etmek mümkün olabilmektedir. Kan, demir seviyesindeki düşüşler huzursuz bacak sendromuna neden olabilir. Bu yüzden, bu tip rahatsızlıklarda mutlaka serum demir seviyesi araştırılmalıdır.
Uykuda diş gıcırdatma
Diş Gıcırdatma (Bruksizm) yaşanılan streslere karşı bir türlü gevşeyemeyen ve bilinçaltındaki olumsuz enerjinin tam boşaltılamadığı durumlarda görülür. Kişi uykunun non-REM dönemlerinde yani bedensel dinlenmenin olması gereken kısımlarında sürekli diş gıcırdatır. Ancak rüya görüyorsa, diş gıcırdatması kesilir. Rüyadan sonra devam eder. Bazen öylesine şiddetli olur ki, kişilerin bir iki senede bir, tüm dişlerini yeniden yaptırmaları gerekebilir. Böyle ağır durumlarda gevşetici, rahatlatıcı ilaçlar ya da ağız içi diş koruyucu aletler uygulanabilir.
Kaliteli bir uyku için…
Psikolojik açıdan iyi olma hali ve fizyolojik açıdan sağlıklı olmak, uyku düzeni için kuşkusuz ki en önemli faktörlerdir. Gündelik hayatını sürdürmek için gerekli enerji, uyku sırasında toplanır. Yatak odasının ses ve ışık yalıtımı iyi olmalı, içerde herhangi bir elektronik eşya bulundurulmamalıdır. Oda içerisinde bir buket gülün vazo içerisinde bulundurulması hem uykuya geçişi kolaylaştırır hem de hafızanın daha verimli olmasını sağlar.
Yatak odasında yasemin, gardenya ve lavanta bitkileri bulundurmak sağlıklı bir uyku için olumlu etki yapabilir. Papatya, sarı kantaron, kediotu, şerbetçiotu gibi bitkilerden elde edilençaylar, rahat bir uyku sağlayabilir. Yalnız bu bitki çaylarını, uyku ilaçları ile birlikte kullanmaktan kaçınılmalıdır. Uyku öncesinde çay, kahve içmek yani kafein almak uykuya geçişi zorlaştırmaktadır, bu içeceklerin tüketiminin de geç saatlerde olmaması gerekir. Alınan tüm tedbirlere rağmen, uyku sorunu haftalar veya aylarca devam ederse profesyonel yardım almak gerekir. Unutulmamalıdır ki, günümüz tıp teknolojisinde çözümsüz sorun yoktur.